HAYAL DİYARI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HAYAL DİYARI

HAYAL DİYARI
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 II.APDULHAMİT

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
sedat210132
Admin
Admin
sedat210132


Mesaj Sayısı : 938
Yaş : 33
Kayıt tarihi : 28/11/07

II.APDULHAMİT Empty
MesajKonu: II.APDULHAMİT   II.APDULHAMİT Icon_minitimePtsi Ara. 03, 2007 1:42 pm

Abdülmecid'in oğludur. Annesi Abdülmecid'in Çerkez asıllı kadın efendisi Tir-i Müjgan’dır. 21 Eylül 1842 tarihinde Çırağan Sarayı’nda dünyaya geldi. 1853 yılında, 11 yaşında iken annesi veremden ölünce manevi annesi ve padişahın çocuksuz kadın efendisi Pirustu'nun elinde büyüdü.


Orijinal fotoğraflardan II. Abdülhamid'in kartal burunlu, orta boylu, parlak ve iri gözlü, siyah düz saçlı o1duğunu görmek mümkündür. Karakteri hakkında ise, hakkında çok spekülasyon yapılan bir padişah olması nedeniyle tarafsız nitelendirmeler yapmak imkânsızdır.

İslam Ansiklopedisi'nde II. Abdülhamid’in biyografisini yazan Hamid Ongunsu, onu "...zeki ve özellikle gerçek karakterini ve düşüncelerini gizlemekte pek mahir" olarak tanımlamaktadır. Bazı kayıtlarda içine kapanık, kendi halinde, davranışlarında samimi olmayan, sözünde durmayan bir kimse olarak da tanımlanır. Bu yanlış tanımlamalara karşılık bütün kaynaklar onun müthiş bir zeka ve hafızaya sahip, çalışkan, azimli, vefakar ve şüpheci olduğunda hemfikirdir. Aynı zamanda saygılı ve nazik olduğunu, gönül almasını bildiği de söylenir.

II. Abdülhamid'in eğitim düzeyi hakkında Ongunsu gibi yazarlar güçlü bir eğitimi olmadığı nitelendirmesini yaparken, Cevdet Küçük gibi kendisine daha ılımlı yaklaşanlar iyi bir eğitim aldığını ifade eder.

Ancak tarihçiler II. Abdülhamid’in, Gerdankıran Ömer Efendi’den Türkçe, Ali Mahvî Efendi'den Farsça, V'ak’anüvis Lütfi Efendi'den Osmanlı Tarihi, Edhem ve Cemal Paşalarla Gardet adındaki bir Fransızdan Fransızca, Guarelli ve Lombardi adındaki iki İtalyandan da Musikî öğrendiğini kaydederler.

Gençlik günlerinde veliaht olarak büyük kardeşi Şehzade V. Murad görüldüğü için saray çevrelerinde fazla ilgi görmeyen Abdülhamid, bu nedenle aşırılıktan uzak, sade bir hayat yaşamıştır.

Bir taraftan Kadirî tarikatına eğilim göstermesi, diğer taraftan da iyi bir klasik batı müziği dinleyicisi olması, onun farklı bir kişilikte olduğunu göstermektedir. Boş zamanlarında Batıdan getirdiği opera, orkestra, piyanist ve kemancılara sarayda konserler verdirdiği de kaydedilmektedir. Marangozluk yapmak, kılıç kullanmak, ata binmek ve tabanca ile atış yapmak hobileri arasındaydı.

Ancak; hiçbir zaman çalışmalarını aksatmamış, yoğun bir çalışma programı yürüterek günde 16 saat mesai yaptığı geceler çok olmuştur. Bu özellikleri nedeniyle ciddiyetten taviz vermeyen, hata ve ihmali kolay kolay affetmeyen bir kişiliği vardı. Sorumlulukları dağıtır, fakat kesin kararı hep kendisi verirdi.

Aile hayatı hakkındaki bilgilere gelince; Abdülhamid'in 8 kadın Efendi, 5 İkbal ve 3 gözdesi olduğu kaydedilmektedir. Bu eşlerinden 12 kız, 9 erkek olmak üzere 21 çocuğu olmuştur.

Sultan Abdü1hamit, 33 yıllık bir saltanat yaşamından sonra 1909'da tahttan indirilmiş, önce Selanik daha sonra da İstanbul'da gözetim altında tutulmuş, 10 Şubat 1915 tarihinde 73 yaşında iken vefat etmiştir.

Dedesi II. Mahmud'un adıyla bilinen İstanbul Divanyolu‘ndaki II. Mahmut Türbesi‘nde yatmaktadır.

II. Abdülhamid‘in tahta çıkması Osmanlı devletinin çok buhranlı bir dönemine rast geldi. Mithat Paşa ve arkadaşları devletin içinde bulunduğu zor şartların Sultan V. Murad'ın yönetiminin zayıflığından kaynaklandığını ve sorunların çözümünün anayasal bir monarşide yer aldığını düşünüyorlardı. SonundaAbdülhamid'in anayasayı ilan edeceğinin sözünü alarak Sultan V.Murad'ı tahttan indirdiler.

II. Abdülhamid'in anayasal düzen ve Mithat Paşa ile ilgili icraatı Türk tarihçiliğinde tartışmalı bir konu olarak yer almıştır. Abdülhamid anayasanın kendisine verdiği yetkiye dayanarak 5 Şubat 1877 tarihinde kamuoyunda ve Avrupalı devletler nezdinde büyük popülaritesi ve itibarı bulunan Mithat Paşa'yı görevden almış ve sürgüne göndermiştir. Ancak meşruti düzene dokunmamış ve seçimlerin ardından 19 Mart 1877 tarihinde meclisi açmıştır.

İlk Türk Parlamentosu özelliği taşıyan ve 141 üyeden oluşan Meclis-i Mebusan üyelerinin 115'i mebus, 26'sı ayan idi. Bu mebusların 69u Müslüman, 46'sı gayri müslimdi. Büyük bir kısmı gayrimüslim olan bir meclisi açma kararı, II. Abdülhamid'in başlangıçta liberal olduğunu veya en azından liberal ve meşruti bir sisteme karşı olmadığını göstermektedir.

Buna rağmen II. Abdülhamid meclisi dağıttığı için despotluk ile suçlanmıştır. Halbuki Abdülhamid davranışlannda samimidir, ancak meclis lağvetmesinin sebebi, Meclis-i Mebusanın ve getirdiği meşruti rejimin Osmanlı-Rus savaşında ülkede kargaşaya sebep olmasıdır. Abdülhamid ve Genç Osmanlılar, Anayasanın ilanı ve meşruti idarenin kurulmasının devletin yıkılışını engelleyeceğini, gayrimüslim tebaanın devlete bağlanmasını sağlayacağını ve büyük devletlerin Osmanlıya karşı politikalarını yumuşatacağını düşünüyorlardı.

Bunların hiç birisi gerçekleşmediği gibi, daha da kötüsü oldu ve devletin bütünlüğü tehdit altına girdi. Bunun üzerine II. Abdülhamid çatlak seslerin çıktığı ve devlete sahip çıkma konusunda çok samimi bulmadığı Meclis-i Mebusanı dağıtarak, bütün yetkileri bir mutlak hükümdar gibi üzerine aldı. Böylece 1908 yılına kadar sürecek olan II. Abdulhamid'in totaliter idaresi başlamış oldu.

Eğitim seviyesi ve sultan olarak hazırlanmamasına rağmen, kendisinden beklenmeyecek bir performansla II. Abdülhamid beş yıl içerisinde güçlü bir iktidar kurmayı başardı. Hemen bütün tarihçiler onun bu başarısını, yermelerine rağmen bir siyasi strateji harikası olarak nitelendirmektedir. Kilit noktalara baş yaverlik payesiyle kendi adamlarını yerleştirmek, liberalleri anayasaya dayanarak görevden uzaklaştırmak, savaşın başarısızlığını generallere bağladıktan sonra onları sürgüne gönderen Abdülhamid, rakiplerini zamanla tek tek çevresinden uzaklaştırmayı başarmıştır.

Öte yandan Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa gibi halkın gözünde itibarı olan kişilerin karizmalarından yararlanmayı ihmal etmemiş adeta Rusya'nın zaferini kendisinin tek başına iktidar olması için kullanmıştır. Zaten Meclis-i Mebusanı dağıtma ve anayasayı askıya alma işlemlerini de Rusya baskısının bir sonucu olarak rahatça yapar.

Artık çevresindeki bürokrasi konumunu kendine borçludur. Padisah totaliter idarenin şartlarını hazırlamış, Yıldız Sarayına taşınarak da kendisini, Tanzimat'ı ve zayıf padişahları çağrıştıran simgelerden kurtarmıştır. Gerçekten de taşınma da dahil Abdülhamid'in bu tarihten sonra yaptıklarının tesadüf olmadığı açıktır. Artık Yıldız'da yeni bir dönem başlatmıştır.

Onun bu yükselişini anlamak için siyasi gelişmelerin de bilinmesinde yarar vardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
II.APDULHAMİT
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
HAYAL DİYARI :: GENEL KÜLTÜR :: TÜRK BÜYÜKLERİ-
Buraya geçin: